29 Ocak 2009 Perşembe

Fwd: İlt: DEPREM




----- Özgün İleti -----
Kimden : ".........."
Kime : ".................." ,"................." ,".................."
Gönderme tarihi : 28/01/2009 9:22
Konu : DEPREM


xxxxxxxxx
xxxxxxxxx

HAARP adında kitabı tam 2 kez okudum. Mutlaka bulup
okumanızı tavsiye ederim. Ben arkadaşıma göndermek için aradım ama hiçbir yerde
bulamadım. Önüme gelen herkese söylüyorum da.. Akıl almaz bir olay
nasıl gerçekleştiriliyor ve bizlerin kılı bile duymuyor anlam
veremedim. Kitapta da adı geçen TESLA makinesinin kurulumu ile
dışarıdan, Türkiye'nin ve benzeri yerlerin jeolojik konumunu ele
almayı amaç edinmiş adamlar.. Ve büyük an; 17 Ağustos ta askeriyede yapılan
büyük kokteyl daveti ile ortak oldular. O gece kendi
adamları-askerlerini de kaybettiler. Zarar vermeyeceğini düşündükleri
proje asrın felaketine döndü. kitabı okuduktan sonra feci şaşkındım
ve benim de askeri çevremden araştırdığım tüm bu anlatılanları
doğruluyordu. Marmara olayını artık deprem olarak kesinlikle
düşünemiyorum.Marmara Depremi 17 Ağustos 1999, Gölcük Saatler gecenin
üçüydü ve insanlar can havliyle kendilerini evlerinden dışarıya
atarken sanki bir kıyameti yaşıyor gibiydiler. Ali Kırca' nın
yönettiği Siyaset Meydanı'nda enkazdan kurtarılan bir bayan şunları söylüyordu 'O gece
ne olduğunu bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki bu, depremden
farklı bir şeydi. Bir iddiaya göre depremden hemen önce Gölcük'ten
Avcılar' a kadar geniş bir alanda görülen 'ateş topu' ile ilgili
bilimsel bir açıklama yapılamıyordu. Birtakım teoriler ortaya
atılmaya başlandı. Kimine göre Ruslar bomba patlatmıştı. Kimine göre
de Yugoslavya'da yaratılan bombaların yer kabuğunun dengesini bozması
sebebiyle depremin gerçekleştiğini söylüyordu. Hatta bazılarına göre
işi PKK bile yapmış olabilirdi. Nitekim CNN televizyonu Başbakan
Bülent Ecevit ile yaptığı bir röportaj sırasında depremin arkasında
PKK'mı var' sorusuna 'Sanmıyorum' cevabını vermişti. Oysa bu
sorunun doğal yanıtı 'siz ne saçmalıyorsunuz, depremle PKK nın ne
alakası var.' olmalıydı. Bu soruya verilen cevap, akıllara, PKK nın
deprem oluşturabilme ihtimalinin olduğunu düşündürdüğü gibi, yapay
depremlerin olabileceği sonucuna da götürmektedir Bu teoriler
arasında akla en yatkın olanı Future Times da yayınlanan araştırma
dizisinde yer alan hikâyeydi. Bu senaryoya göre, San Andreas fay
hattında meydana gelebilecek büyük bir depremin Amerikan ekonomisine
çok büyük zarar vereceğini bilen ABD, yerkabuğundaki değişimleri
izleyerek, daha deprem oluşmadan tektonik katmanlar arasında artan
basıncı değişik noktalardan patlatıp boşaltarak, büyük depremi küçük
depremlere dönüştürmenin yolunu bulmuştu.Yıllar önce Sırp asıllı
Amerikalı bilimadamı mucit Nicola Tesla tarafından geliştirilen bu
düşük frekanslı elektromanyetik ışınımla yüksek enerji nakli'
tekniğini, hem Ruslar hem de Amerikalılar uzun zamandır bir silah
olarak kullanmanın yolunu arıyorlardı.
Bu yöntemle, çok uzaktan, hatta uzaydan geniş alanlarda tahribat
yapabileceklerdi. Ancak Pentagon yıllardır çok güçlü bir silah
geliştirmek amacıyla üzerinde çalıştığı bu projeyi, bir yandan da
barışçı 'deprem indirgeme' sistemine uygulamak suretiyle tepkileri
azaltmayı ve fonlama devamlılığını sağlamayı amaçlıyordu. Bu nedenle
proje önce Avustralya' nın çıplak ve seyrek nüfuslu kırsal
bölgelerinde denendi ve geliştirildi. Daha sonra bunun deprem
bölgelerinde denenmesine geldi sıra.. Değişik zamanlarda Kafkaslar'
da, Okyanus tabanında ve Güney Amerika'daki Ant dağlarında tektonik
uyarılar verilmek suretiyle endüktif deprem yaratma konusunda büyük
adımlar atıldı.. Bu araştırmalar Amerika' da HAARP ve diğer askeri
tesislerin kumanda merkezlerinde yürütülüyordu. Bu arada, Türkiye, Japonya ve
benzeri deprem bölgelerinde de sismik ağ şebekeleri kurularak bu
bölgelerin tektonikverileri saniyesi saniyesine devasa bilgisayarları
n kayıtlarına gönderilmeye başlandı.
Ve gün geldi bu sistem Türkiye'de denenmek istendi.
Bölge zaten yılardır bu amaçla sismik espiyonaj altındaydı.
Nitekim gelişmeleri dikkatle takip edenler, depremden hemen
sonra,TürkTelekom' un Türkiye' nin sismik bilgilerini Pentagona
ileten NATO Üssü'nün iletişimini nasıl kestiğini ufak puntolarla
gazetelere düşen haberlerden hatırlayacaklardı r. ABD' ni nasıl
hedefi, Kuzey Anadolu fay hattındaki deneyden elde edeceği tecrübe
ve bulguları, San Andreas fay hattına uygulamaktı. Bu iş yine çok
yüksek askeri gizlilik taşıdığından, yürütme işi İsrailli uzmanlara
verilmişti. Gerekli makine ve donanım gizlice denizaltılarla Gölcük
üssüne getirilerek oradaki, yeraltı, denizaltı korunaklarına kuruldu.
Türk makamları durumdan detay bazda haberdar değildi. Deney başarılı
olacağından sonunda kimse normal dışı bir şeyin olduğunu fark
etmeyecekti.
Bu amaçla Gece Şahini tatbikatı' nın Gece 03:00 da başlaması planlandı. Gece saat
tam 03:00 da düğmeye basılacak ve Gece Şahini devreye alınacaktı.
1-2 dakika içinde de oluşturdukları muazzam enerjiyle Marmara'nın
altındaki tektonik tabakayı zayıf yerlerinden kırıp, aylardır oluşan
basıncı dışarı atacaklardı. Böylece büyük bir deprem önlenmiş olacaktı.Ama o
gece bir şeyler yanlış gitti Doğa kendini yönetmek isteyenlerden bir
kez daha intikam almıştı. 45 saniye süren deprem, beklenenin 10.000
kat üstünde bir güçle gelmişti. Zayıflayan ve titreyen elektrikler
geri geldiğinde,gece saat 03:05'i gösteriyordu. Daha bir kaç dakika
öncesine kadar korunağın içinde şampanya patlatmayı bekleyenler, şimdi
korkudan buz gibi donmuş,hareketsiz ayakta duruyorlardı. Kimsenin
ağzını bıçak açmıyordu.On binlerce insan, çoluk çocuk, o enkazın
altında can çekişiyor veya cansız yatıyordu. Bu tarihin en büyük
felaketiydi; hem de insan eliyle yaratılan... İşte o andan sonra
çantalardan çıkan Q planı' çalışmaya başladı. İlk önce bölgedeki tüm
haberleşme ve elektrik enerjisi felç edildi. Kimsenin birbiriyle
haberleşmesi istenmiyordu. Cumhurbaşkanı dahi sabahleyin'benim de
telefonum kesikti' şeklinde garip bir açıklama yaptı.Cumhurbaşkanı ve Başbakan şaşkındı.
Saatlerce "üzgünüz" bile diyemediler. 4 dakika içinde İsrail Başkanı Barak ve
Birleşik Devletler Başkanı Clinton ile irtibat kuruldu. O anda
İsrail' de Ben Gurion' un Lod askeri havaalanından 4 adet savaş
uçağı savaş uçağı eşliğinde 2 nakliye uçağı havalanıyordu. 2 dakika
sonra da İsrail Deniz Kuvvetleri ve NATO Güney Deniz Saha
komutanlığı' na bağlı tüm birlikler DEFCON-4 acil durumuna geçirildi.
Amerikan 6' ncı filosuna bağlı gemiler de rotalarını İstanbul'a
çevirmek için Pentagon'dan emir aldılar. Bu arada devreye Avrupa
ülkelerinin liderleri de giriyor ve belki de onlardan da Türkiye için
sözler alınıyordu. Yunanistan bile harekete geçirilerek Türkiye' ye
karşı olan hasmane tutumuna son vermesi sağlanıyordu. Tüm Batı
başkentleri hareket halindeydi, panik yoktu. Her şey kontrol ve
koordinasyon altındaydı; bir tek Türkiye dışında. İsrailli askerler
ve üst düzey subaylar o gece Gölcük'te ne arıyorlardı. Bu devir
teslim töreni her yıl yapılan rutin bir ulusal törendi. Uluslararası
bir kimliği yoktu. Bunun nedenini şimdi daha iyi anlıyoruz. Hiç kimse
bugüne kadar hiç katılmadıkları bu devir teslim törenine neden
katıldıklarını sormadı. Ya şaşkınlıktan, ya da telaştan, enkaz
altında kaç İsrail askerinin öldüğü, kaçının yaralandığını da soran
olmadı. O felakette kaç İsrail askerinin öldüğünü ne Genelkurmay
yayınladı ne de İsrail böyle bir bilgiyi açıklamak nezaketinde
bulundu. Herkese verdikleri imaj ise oraya biz yardım için geldikleriydi.
Hemen bir hastane kurdular. Esas amaçları enkaz altındaki askerlerini ve önemli
askeri malzemeyi çıkartarak götürmekti. Biz de 'Bak şu İsrail'e
helal olsun, hemen yardımımıza koştu' diyerek sevindik. Sabah saat
03.05 ile 06.30 arasında Batı'da bu hareketlilik yaşanırken bölgede
de çok hızlı ve çok gizli askeri hareketlilik hakimdi. Ancak herkes
kendi derdine düşmüş olduğundan bu olağanüstü gizli operasyondan
kimsenin haberi olmuyordu. Böylece bu işi planlayanlar gecenin
karanlığından da yararlanıp denizaltından parçaları yüzeye vuran
Tesla makinesinin kalıntılarını toplayıp, yer altı ve yerüstündeki tüm
izleri yok etmeye çalışıyorlardı. Ve bölgeye son hızla gelen Rus
araştırma gemisi dahi sabah saat 06:30' da bölgeye vardığında, havanın aydınlanmasıyla
birlikte etrafta delil olabilecek tekbir cisim bile kalmamıştı. Deniz
altında oluşan radyasyon anlaşılmasın, dibe çöken kalıntılar
araştırılmasın ve patlama sonucu meydana gelen denizaltı krateri ve
çukur ortaya çıkarılmasın diye bu bölge derhal askeri karantinaya alınarak
dalışa yasak bölge ilan ediliyordu. Ancak bütün bu
temizlikler yapıldıktan sonra Ecevit ve daha sonra da Demirel'in
bölgeye gitmesine izin veriliyordu. Amerika tüm imkanlarını seferber
etti. Clinton Amerikan halkından Türkiye'ye yardım etmesini istedi.
Kasım' da Türkiye'ye geleceğini ilan edip; Ecevit' in de bu arada Amerika' ya
(belki de binlerce şehidin diyetini konuşmaya) kendini ziyarete
geleceğini haber verdi. İlk anda çok yadırgadığımız Sağlık Bakanı
Osman Durmuş'un'yabancı lara tek bir hasta bile vermem demesini, ABD
Deniz Kuvvetlerine ait yüzer hastanede tek bir hastanın bile tedavi
edilmediğini, 750 ton yardım malzemesiyle yüklü bir İsrail gemisinin
üç gün süreyle gümrükte tutulmasını şimdi yadırgayabiliyor
musunuz? Enkaz altında binlerce Mehmet, Hatice, Ayşe ve Ali'ye karşı
bir vicdan borcumuz var. Onlar geride gözleri yaşlı on binlerce
sevenlerini, sıcaklıkları ndan mahrum bırakırken, sırf Kaliforniya'
da Johnny' ler,Susan' lar ve Alice ' ler yaşasın diye yaşamdan
çalındıklarını dünya bilsin..


katkılarından dolayı; ......................................................... 'e teşekkürlerimizi bir borç biliriz.





1 yorum:

Madanoglu dedi ki...

Bu emailde yer alan isimleri silmenizi rica ediyoruz.

TÜRKÇE


Yaptigi koreografiler, katildigi festivaller

“Vucut /body” 22. Festival Grad Theatre City Budva, Ukus Mora, Budva, Karadağ
“Scar/ yara” 12. International Festival of Choreographic Miniatures, Raša Plaovic, Belgrad, Sirbistan
“Oyun Nasıl Oynanmalı?” İzmit Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Süleyman Demirel Kültür Merkezi, Büyük Salon, İzmit, Türkiye
"Şey ile” Görünürlük Projesi 3, BM Suma Galeri, Galata Art Space, İstanbul Çağdaş Sanat Müzesi, İstanbul,Türkiye
“Duvar” Tershane Çağdaş Sanat ve Fikir Üretim Platformu, İstanbul, Türkiye
“Yara” 9. ODTÜ Çağdaş Dans Günleri, A Salonu, Ankara, Türkiye
“Sınır” Ortak proje: Özgür Demirci, Marmara Üniversitesi 4. Uluslararası Öğrenci Trianeli, İstanbul, Türkiye
“Avrupa” Ortak proje: Gökmen Kasabalı, 8. ODTÜ Çağdaş Dans Günleri, KKM A Salonu, Ankara, Türkiye
“İnferno” 6. ODTÜ Çağdaş Dans Günleri, Kolej sahnesi, Ankara, Türkiye
“İnferno” 8. Ege Üniversitesi Uluslararası Ege Üniversitesi Kültür Çalışmaları Semineri, Kültür Sanat Merkezi, İzmir, Türkiye
“En Genç Yeşil Şaşkın Köpek” 5. ODTÜ Çağdaş Dans Günleri, Üçlü Amfi, Ankara, Türkiye
“İnferno” Ege Üniversitesi Dans Tiyatrosu Topluluğu, Ege Üniversitesi AKM Yunus Emre Salonu, İzmir, Türkiye
“İnferno” Ege Üniversitesi Dans Tiyatrosu Topluluğu, Ege Üniversitesi Kültür ve Sanat Amfisi, İzmir, Türkiye
“Bir Billur Köşk Masalı” Ege Üniversitesi Dans Tiyatrosu Topluluğu, EÜ AKM Yunus Emre Salonu, İzmir, Türkiye
“Bir Billur Köşk Masalı” Ege Üniversitesi Dans Tiyatrosu Topluluğu, Ege Üniversitesi Tiyatro Günleri, Ege Üniversitesi Kültür ve Sanat Amfisi, İzmir, Türkiye
“Metamorfoz” EÜ Modern Dans Topluluğu, Ege Üniversitesi AKM Yunus Emre Salonu, İzmir, Türkiye
“Tutsak” Ege Üniversitesi Modern Dans Topluluğu, EÜ AKM Yunus Emre Salonu, İzmir, Türkiye

Gösteriler/ Sergiler

Erdem Gündüz
Ege Üniversitesi Tiyatro Topluluğunda oyunculuk eğitimi aldı ve 3 sene temsil verdi, Ege Üniversitesi Modern Dans Toplulugunda üç sene dansçı olarak karma temsillere katıldı, Ege Üniversitesi Dans Tiyatrosu Topluluğunun kurucusu olup, bu topluluğu iki sene çalıştırdı. Koreografisini yaptığı "Bir billur köşk masalı" ve "inferno" eserlerinde dansçı/oyuncu olarak yer aldı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Muzik ve Sahne Sanatlari Modern Dans Programı`ndan 2007 yilinda mezun oldu.
CRR Dans tiyatrosu ve İstanbul Dans Tiyatrosu topluluklarında dans etti. Bu topluluklarla Yurt içinde ve yurt dışında temsiller verdi.
The John Kennedy Center Gösteri Sanatları Sanatçı Değişim Programı ile Washington ve Newyork'ta modern dans üzerine eğitim aldı. Impultzdance festival kapsamında şamanik doğaçlama ve partnering uzerine dersler aldı.
Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sahne Sanatları Anasanat Dalında yüksek lisans yapmaktadır.

Sergiler
2007 Tershane Cagdas Sanat ve Fikir Uretim Platformu, Istanbul
2007 YTU sanat ve Tasarim Fakultesi "isleyen mekan" sergisi
2006 Acik Atolye Sergisi, Yildiz Teknik Universitesi, Istanbul
2006 Marmara Universitesi Guzel Sanatlar Fakultesi 4. Uluslararasi Ögrenci Trienali, Istanbul
2005 Cok Kulturlu Kimlik: Kulturel Miras, Sanat, imge Sergisi, Turk-Ingiliz Kultur Dernegi, Ankara, Eskisehir
2004 YTU Art-a Kalan Sergisi, G-mall, Istanbul

erdem2007

erdem2007
"yara/scar" provadan fotograf